Sinemada film izlerken 3 önemli şey nedir. Birincisi gittiğin film iyi seçilmiş olacak , ikincisi vizyona girdiği dönemde gideceksin, üçüncüsü de tanıdığın insanlarla gideceksin. Warner Bros Türkiye yaklaşık 2 aydır blog yazarlarına özel ön gösterimler düzenliyor ve bu 3 kriteri sağlıyor. Şimdiye kadar 4 film organize edildi. "Mustafa", "Yalanlar Üstüne", "Bay Evet" ve son olarak dün "Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi". Özellikle son film hakkında birkaç cümle söylemek istiyorum. Film şimdiden bu yılın "en iyi film" Oscar'ı için en iddialı aday olarak gösteriliyor. Eğer oyunculuklar bu kadar iyi olmasaydı, film yönetmeni David Fincher olmasaydı bile ana hikaye nedeniyle izlenmesi gereken bir yapım.
Sinema ve tiyatro senaryoları için öykü bulma tekniklerinden birisi "... olursa ne olur" şeklinde sorular sormaktır. "Bir erkek, bir sabah kadın olarak uyanırsa ne olur?", "Dünyayı dev arılar istila ederse ne olur?" gibi öykülerle birçok film yapılmış.
F. Scott Fitzgerald'ın 1921 yılında yazdığı kısa öyküsünden uyarlanan Benjamin Button'ın bu tuhaf hikayesi de "Bir bebek yaklaşık 80 yaşında doğup, giderek gençleşirse ne olur" sorusuyla başlar. Bir de 1. Dünya savaşı sırasında doğumundan hemen sonra babası tarafından bir eve bırakılırsa. Bir tarafta garip bir çocukluk, diğer tarafta da garip bir yaşlılık.
Film vizyona girmediği için film hakkında çok fazla yorum yapmak istemiyorum. Sadece özellikle dramatik film kurgularında komedi unsurlarının serpiştirilme dengesi son derece önemlidir, bu yüzden David Fincher'ı tekrar tebrik etmek gerekiyor.
Warner Bros Türkiye'den Duygu Kutlu'ya bu periyodik buluşmalara davet ettiği ve arkadaşlarla bu güzel seyir zevklerini yaşattığı için tekrar teşekkür ediyorum.
Fim hakkında detaylı
bilgi.