29 Haziran 2008

Ciddi İşler, Eğlenceli Adamlar

Dünkü techcrunch-webrazzi buluşmasıyla ilgili öncelikle organizasyondaki herkesi kutluyorum. Konuyla alakalı 400 kişinin o sıcakta orada olması internet girişimleri açısından bir sektörün oluşmaya başladığının ilk sinyaliydi belki de. Daha önceleri de kafamda belirlemeye başlayan ama dün netleşen konu; kurumsallığın getirdiği kalıplardan uzak ve eğlenceli insanlardan oluşan bir grup görmemdi. Hele bir de bir kaç arkadaşla birlikte bahçede sohbetimiz sırasındaki Mike'ın eğlenceli tavrı, diğer taraftan onun bir ingiliz olduğunu da düşündüğümüzde, bu eğlenceli insan profilini kafamda tamamıyla oturttu. Eğlenceli ve rahat zihinlerin yazılım,tasarım,pazarlama ve yeni fikir bulma konusunda çok önde olduğu da tartışılmaz sanırım.

Dünün en eğlenceli kişilerini de seçelim:
Yerli : Serdar Kuzuloğlu (sanırım itirazı olan yoktur)
Yabancı : Mike Butcher (başka yabancı görmedim)

20 Haziran 2008

Girişimci - Yatırımcı Buluşması : Etohum


Efikrim projesinin ikinci aşaması olan etohum platformu önümüzdeki günlerde hayata geçecek. Şu an web sitesi kapalı beta olarak açık durumda. Özetle Burak Büyükdemir ve Goril A.Ş. organizatörlüğünde girişimci,yatırımcı ve profosyonelleri buluşturan bir platform. Geçtiğimiz aylarda yapılan efikrim projesi girişimci adayları olarak nitelendirebileceğimiz arkadaşlar için fikirlerini söz sahibi kişilerin karşısında sunma fırsatı sağlamıştı. etohum bunu bir adım öteye taşıyarak bu fırsatı uzun süreçlere yaymayı hedefliyor.

Etohum fikir sahibi girişimcilerin tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere konumlandırılmış. Özellikle girişimciler için iş planı hazırlama, şirket kurulum prosedürleri, muhasebe ve hukuksal bilgiler başta olmak üzere bir çok konuda yönlendirme sağlayacak. Girişimci ve yatırımcıların yanında bu sürece kendi tecrübelerini aktararak destek verecek bir danışman kadrosu da mevcut.

Ben bu oluşumu,ülkemizdeki internet girişimlerinin daha fazla hayata geçmesi konusunda atılan en büyük adım olarak görüyorum. Özellikle yabancı bir kaç risk sermayesi sağlayan firmanın katılacak olması yerli girişimlerimizi çok daha farklı yerlere getirecektir.

Burak Büyükdemir ve sponsor olarak destek veren tüm firmalara tebrikler.

16 Haziran 2008

Sachmalama Türkçe de Neymiş?

Rüştü Erata'nın 2004 yılında yazdığı "Sachmalama türkçe de neymiş" isimli kitabını alıp okuduğumda eski bazı kaygılarım tekrar açığa çıktı. Öncelikle ciddi bir araştırma sonucu yazılmış ve her okuyanın farklı şekillerde faydalanabileceği bir kitap. Aslında herkes bu sektör içerisinde yabancı kelime kullanma özentisini ve de bazı yeni terimlerin özellikle ingilizce olarak kullanılma merakını farketmiştir. Son zamanlarda benim de dilim bir miktar bu şekle dönmeye başladığı sıralarda kitap tam da bir sille gibi suratıma indi. Belki 2004 yılında yazılmış olmasından belki de yazarın web olaylarına uzak olmasından dolayı çok da bu sektörle alakalı şeylere rastlamadım. Çünkü sadece bu konudan 4-5 kitap çıkar, oku oku bitmez.

Şimdi problemi ikiye ayırmak gerekiyor. Genel bir problem olan yabancı dilden kelime serpiştirme özentisi, küreselleşmenin getirdiği ve bir çok benzer şey gibi artık ne yazık ki normal karşılamaya başladığımız bir durum. Dil sömürgeciliği deyimi ne kadar bunu karşılar bilmiyorum ama başlangıç noktalarının aynı olduğunu söyleyebilirim. "Very important adamların cool prezentasyonlarını relaks modda dinlemek" gibi bir cümle sanırım çok da yabancı gelmeyecek bize. Ne yazık ki öyle, ama ben insanları uyarıp, bunu kendi tercihlerine bırakarak ikinci probleme geçmek istiyorum.

Tarihsel süreçte diller arasında kelime alışverişi dillerin zenginleşmesi adına önemli. Fakat türkçe ve diğer diller arasındaki alışveriş daha ziyade 500 civarında kelime alıp bir kaç kelime vermek şeklinde gelişmiş. Sadece teknoloji anlamında düşündüğümüzde eğer biz son teknolojiyi üretemiyorsak o teknolojiyi dışarıdan terimleriyle birlikte ithal ediyoruz.

Son zamanlarda TDK tarafından yapılan çevirmelere kesinlikle karşıyım. Hem kötü karşılıklar, hem de uzun bir süredir benimsenmiş ve doğal dil gibi kullanılan kelimelerin değiştirilmesi büyük dirençlere maruz kalacaktır. Bir de dilimizi korumak adına iletişimi daha zorlaştırıcı şeyler de çok mantıklı olmaz. Bence en köklü çözüm yeni kelimelerin yayılmadan onlara iyi düşünülmüş karşılıkların bulunması. Computer - Bilgisayar çevirisi bu tarz durumlarda çokca örnek verilir ve ciddi anlamda çok başarılı bir çeviri.

Şu sıralar youtube başta olmak üzere bir çok site kapalı durumda. Bu konuyla alakalı çok şey söylendi ama en belirgin sebep sanırım bu kanunun sektör içinde olmayan kişilerce hazırlanması. Bu konu yasal olduğu için benim gibi düşünenlerin şu an için pek bir şey yapma şansı yok ama yine bir devlet kurumu olan TDK'ya herkesin kendi alanında çözümler sunması sanırım yapılabilir bir durum.

Şu an bu sektörel kavramlar ile ilgili konularda çalışan, firma sahibi, blog yazarı, danışman gibi kişilerin bu kavramları bu şekilde kullanması izleyici ve kullanıcı olarak nitelendirdiğimiz kitlenin de bu kelimeleri bu şekilde kullanmasına neden olacaktır.

Bir kaç örnek vermek gerekirse "business network", "social network", "venture capital", "tag", "bookmarking", "status","update", "upload", "download", "file","image", "send etmek", "meeting request" gibi aslında birebir ve son derece kolay karşılıkları olan kelimelerin kullanılmama nedenini anlamak çok kolay değil.

Diğer taraftan bütün teknik terimler için bunu söylemek mümkün değil. Örneğin yazılım ile ilgili terimlerden stored procedure "saklı yordam", trigger "tetikleyici" olarak çevrildi ve bir çok yerde bu kullanıma rastladım. Bir çok şeyde olduğu gibi çözüm önerileri sunarken de sistemi kökten değiştirici çözümler sunmayı tercih etmem. Bu yüzden şu aşamada doktorların, yazılımcıların, inşaat mühendislerinin sadece kendilerinin anlaşabildiği şekilde bir dil kullanmalarını normal karşılayabiliriz. Ama az önce örnek verdiğim kelimeler ileride muhtemelen bilgisayar gibi daha geniş bir halk kitlesi tarafından kullanılacaktır.

Ben tamamen doğru şekilde kullanıyor muyum? Hayır. Bu yazdıklarım da öncelikle bir özeleştiri. Belki de zamansızlıktan ertelenen bir takım kaygılar. Sachmalayın türkçe de neymiş?

01 Haziran 2008

Cv Yerıne Blog

Eren'in bloğunda rastladığım sunumdan yola çıkarak konuya ben de bir ilave yapmak istiyorum.

Kendi mesleki gelişim alanlarıyla alakalı yazılmış bir bloğun, herkesin şişirilmiş bilgilerle dolu olduğunu bildiği cvlerin yanında kişi için çok daha iyi bir tanımlayıcı olduğunu düşünüyorum.

Neden mi?

* Blog yazarı yazacak bir şeyleri olduğu için bu blogu açmıştır
* Blog yazarı daha çok tüketici olunan şu dönemlerde hayatından belirli bölümleri bir şeyler üretmek için planlamaktadır.
* Blog yazılarından kişinin anlatım tarzını yakalayabiliriz
* Yazıya gelen yorumlara verdiği cevaplardan kişinin ne kadar eleştiriye açık olduğunu anlayabiliriz.
* Yazdığı konu seçimlerinden kişinin ilgilendiği konuları öğrenebiliriz
* İlgilendiği konu hakkındaki yazılarından konuyu ne kadar güncel takip ettiğini anlayabliriz
* Konuyu ele alış biçimi aslında kişinin o konu hakkındaki bilgi düzeyini verir.
* Blogtaki etiketlerin kullanım sayılarından, odaklanılan konuların derecelerini anlayabiliriz
* Blogun tasarımı kişinin görsel zevkini yansıtır (bu blogun tasarımı pek iyi değil ,zevksiz olduğum anlamı çıkmasın :) )
* Kişinin dilbilgisi kurallarını ne kadar iyi kullandığını öğrenebiliriz.

Aslında blog için söylediğim tüm maddeler diğer web 2.0 platformları için de geçerli.

Ya da bunlara ne gerek var diyerek, şu an yaptığımız gibi cvsinin "çok iyi bildiği diller" kısmında (java, .net, c++, php, python, ruby, assembly) yazan yazılım geliştirici adaylarımızla görüşmeye devam ederiz :)