İlk Pazar günü erken kalkıp Bebek Parkı'ndaki buluşma noktasına gitmiştim. Önce toplu ısınma hareketleri, sonra tempolara göre 3 gruba ayrıldıktan sonra, her grup bir kondisyoner eşliğinde koşmaya başladı. Biz sahilde koşarken bizim için gelen ambulans da herhangi bir sağlık problemine karşı bizi çaktırmadan takip ediyordu. Koşarken de kondisyonerler ciğer ve nabız durumlarını sık aralıklarla sorup zorluk çekenlere bazı yönendirmeler yapıyordu. Sonbaharda başladığı için çok uzun sürmedi ama ben 3-4 tanesine katılmıştım.
Daha sonra farklı şehirlerde devam etti. Sonraki yıllarda yapıldı mı bilmiyorum ama geçen gün tekrar başladığına dair haber aldım.
Buraya kadar her şey güzel. Tekrar katılmak için düşünürken bir de baktım ki bizim müthiş Bebek parkuru kalkmış, sadece Suadiye, Bakırköy ve Beyoğlu parkurlarında yapılıyormuş. Bana en yakın Beyoğlu gibi görünüyordu ama Beyoğlu'nda nerede koşulacak diye merak edip bu sabah 09:00'da oraya gittim. İlk katıldığımdaki konsept "buluşup koşmak" yerine "mağazada buluşup koşmak" şekline çevrilmiş. Bence eskisi gibi kalsaydı daha iyi olurdu. Mağazada olmasının koşu ayakkabısı, çorap, tişört, şort temini açısından bir takım avantajları olsa da Nike ve mağaza çok fazla ön plana çıktı. 2006'da ben adidas ayakkabılarımla koşmuştum. Hatta benim gibi bir çok insan vardı. Hiç bir şekilde Nike ürünleriyle ilgili bir söylem olmamıştı. Diğer parkurlar sahil olmasından dolayı belki biraz daha farklıdır ama anladığım kadarıyla bir mağazada buluşma durumu her şekilde gerçekleşiyor.
Tüm bu küçük detaylara rağmen Nike gerçekten takdir edilesi bir iş yapıyor, bu sabah yaklaşık 40-50 kişi İstiklal Caddesi'nde koştu. Koşu sonrası kahvaltı ikramı da eskiden olduğu gibi devam ediyor. Unutmadan parkur da şöyleydi. İstiklal Caddesi'nde Nike mağazasından tünele doğru gidilip, Galata Kulesi'nden dönülüyor. Kısacası normal bir şekilde gidilip sarhoş olarak dönülen yol, bu sefer de nefes nefese kalmış şekilde dönülüyor :)
Koş Türkiye koş!