30 Nisan 2009

Tiyatro Oyunu ve İnternet Girişimi Arasındaki Benzerlikler



  • Oyunun ve projenin çıkmasına yakın son geceler stresli geçer, sabahlanır.
  • İkisinde de ekip çok önemlidir, doğru kişiler doğru rollerde olmalıdır.
  • Ülkemizde ikisinden de para kazanmak çok zordur.
  • Hedef kitleye uygun olmazsa ikisi de başarısız olur.
  • Salon oyunun seyir zevkini ne kadar belirlerse,server da projenin seyir zevkini belirler.
  • İkisinde de sahnelenme sırasında problemler çıkar, önemli olan bunları izleyiciye yansıtmamaktır.
  • Kağıt üstünde olan ve hayata geçen arasındaki fark şaşkınlık yaratır.
  • Seyirci ve kullanıcı ne kadar çok ve ilgiliyse tempo o kadar yüksektir.
  • Her ne kadar "kostüm oynamaz oyuncu oynar" dense de, kostüm ikisinde de önemlidir.
  • İlk oyunlar ve beta versiyon önce eşe dosta izletilir, sonra başkalarına anlatması beklenir.
  • İkisinde de en büyük başarı parametreleri "istemek", "sabır" ve "fedakarlık" tır.

21 Nisan 2009

Dünya Bir Twitter Şeridi Gibi Gözümün Önünden Geçiyor

Son günlerde gerçek zamanlı sonuç getiren arama motorlarının sayısı artmaya başladı. Bugün rastladığım twipick bu işlemi biraz farklılaştırıp sadece twitpic ile paylaşılan resimler arasından arama yapıyor. Mesaj içinde geçen kelimelere göre de resimler gruplanabiliyor. Örneğin http://twipick.tjp.hu/tag/Oracle linkinde sadece Oracle ile alakalı gerçek zamanlı resimlere ulaşmak mümkün.

Bu aralar canım sıkıldığında yapacağım ilk şey ana sayfadaki resimlere bakıp kafa dağıtmak olacak. Bir nevi çalışırken ofisin balkonundan yoldan geçen insanlara, arabalara bakmak gibi. Sadece balkonun manzarası biraz geniş :)

19 Nisan 2009

Yeni Öğrenilen Bir Dilde "Hello World" Yazmak


Yeni öğrenilen bir dilde "Hello World" yazmak;
  • Çok sevilen eski bir şarkının başka birisi tarafından söylenenen yeni düzenlemesini dinlemektir.
  • Gidilen farklı bir ülkede, o ülkenin konuşma diliyle söylenen ilk "merhaba" nın heyecanıdır.
  • Tatil için yapılan seyahatte, deniz mavisinin ilk göründüğü andır.
  • Yeni bir işin ilk sabahı söylenen ilk günaydın sonucu alınan "hoşgeldin" alt metinli gülümsemedir.
  • Yaz ayının ilk karpuzundan kesilen ilk dilimi yemektir.
  • Yeni alınan kaskla yolda verilen ilk kask selamıdır.
  • Yeni başlanan bir ilişkideki tereddütle söylenen ilk "seni seviyorum" anıdır.

15 Nisan 2009

Seni "Real Time" Aradım, Kadehlerdeki Dudak İzlerinden



Real-time (Gerçek zamanlı) arama kişisel veya profesyonel amaçlı kullanılırsa fayda sağlar mı? Bunu iki amaç için de bir süredir çeşitli yöntemlerle deniyorum ve büyük ölçüde işe yaradığını söyleyebilirim. Hangi amaçlar için kullanılabilir konusunda birkaç madde listeledim.

* Kişisel olarak sizi ilgilendiren kelime veya kelime gruplarının nerelerde konuşulduğunu öğrenmek için. Bunlar kendi isminiz, projeniz veya firmanız olabilir.
* Haberdar olmak istediğiniz konularla ilgili gerçek zamanlı içeriğe ulaşmak isteyebilirsiniz. Güncel olarak takip ettiğiniz konu başlıkları, örneğin google alert ile şu an takip ettiğiniz konu başlıkları olabilir.
* Bu konuda yetkilisi olduğunuz firmanın hakkında konuşulan iyi veya kötü içeriği anında görüp, konulara müdahil olmak isteyebilirsiniz.
* Trend konuları buradan görebilirsiniz, son 1 saat içinde insanlar neler konuşuyor, gündem ne?
* Haber alma amaçlı olarak kullanılabilirsiniz. Haber sitesi veya televizyondan çoğu zaman daha çabuk güncelenir. Tabii ki her zaman bir yanılma payı vardır.

Gündem konuları ise tüm sosyal medya kullanıcılarının genel gündemi belirlemektedir. Kullanıcı sayısı ve içerik çok daha arttığı zaman kategori veya kişi grubu filtreleri arasından arama yapmak, daha doğrusu o konunun veya grubun gündemini takip etmek için de zamanla çeşitli araçlar oluşacaktır.

06 Nisan 2009

Çok Konuşmak, Az Yazmak, Gerçek Zamanlı Aramak


Twitter'ın geleceği hakkında bazı olası senaryolar öne sürülse de, twitter ve diğer micro-blogging servisleri trendleri değiştirebilecek ve taşları yerinden oynatacak bir kavramı ortaya çıkardı: Gerçek Zamanlı Arama (Real-Time Search)

İnsanlar gerçek hayatlarında daha çok konuşur, daha az yazar. Bunun hiç yazmayan veya yazıyla kendisini daha iyi ifade etiği için çok az konuşan örnekleri olsa da böyle bir genelleme yapabilirim sanırım. Bu konuşma eylemi de konuşulan kişilere göre daha özel veya an itibariyle daha gizli konular olabilir. Ama yazılanlar herkes tarafından okunduğu için daha resmi ve mümkün olduğunca daha özel konulardır. Bu durumda twitter'ı da konuşma ve yazma arası bir yerde konumlandırabiliriz.

Yakın zamandaki bir örnekten yola çıkarsam, bir gsm operatörünün genel müdür yarıdmcısının başka bir operatöre transfer haberi ilgili kişiler tarafından muhtemelen bir süredir bilinmekte ve "aramızda kalsın ama" ön kelimeleriyle konuşulmaktaydı. Bu süreç de resmi bir açıklama yapılana kadar devam eder. Ama bu haber ilk önce twitterda "dedikodu" olarak yayınlandı. Bu dedikodu kavramının anlamını, "çok gizli bir bilgi içermeyen ama usülen resmi açıklamaya kadar bilgilerin konuşulmaması" olarak daraltınca bu haber ilgi çekecek bir bilgi halini alıyor. Yine aynı şekilde konuşulabilecek kişi sayısı sınırlıyken bu dedikodu yazan kişinin takipçi sayısı kadar kişiye ulaşır.

Aynı şekilde uçak kazası, gmail'in servisindeki aksama, seçim sonuçları gibi haberler de en güncel şekilde buralardan konuşuldu. Bunu da şimdi yazarken farkettim, yazılmadı, "konuşuldu". Aslında anlatmak istediğim de buydu ama vurucu noktayı şimdi yazarken yakaladım :) Belki de micro-blogging yapanların blog yazılarındaki azalmanın sebebi de budur. Konuşma eyleminin yazma eyleminden daha fazla yapılması. Gelecek için düşünürsek bu denklem yazmanın azalacağı veya insanların gerçek hayatta daha az konuşacağı anlamına geliyor. Kağıt üstünde kötü. Bekleyip görelim.